Benim de bir hikayem var biliyor musunuz? “Elbette, herkesin bir hikayesi vardır,” dediğinizi duyar gibiyim! Benimkisi çok mu farklı diğer hikayelerden bilmiyorum…Belki sıradan, ama benim için taşıması zor mu zor! Zor, gerçekten çok zor benim için. Çocuk oldum, atladım, zıpladım, sokakta oyun oynadım, düştüm, ağladım; ama başımı okşayan, seni seviyorum diyen bir annem olmadı. Genç kız oldum.
Elbette sorunlarım oldu; aşık oldum, ayaklarım yerden kesildi; aşk acısı yaşadım, içime attım. Mutluyum diyemedim; acımı paylaşamadım. Çünkü annem çok uzaklardaydı! Yanımdaydı aslında ama yine de kilometreler vardı aramızda! Büyüdüm… Büyüdüğüm eve ait olamadan büyüdüm! İçim buruk gelin oldum o evde! Oğlumu kucağıma aldığım zaman “uzaklardasın Kezban, yoksa annen yanında olurdu,” dedim. Oysa kızımı kucağıma aldığımda yollar yoktu aramızda. Ama o yine yanımda değildi! İçim ağladı, ben sustum. KIZIM kelimesini hiç duymadı kulaklarım, ben ağzımdan eksik etmedim. “En sevdiğim KIZIM, en sevdiğim OĞLUM.” Çok istedi ruhum duymayı; olmadı, duymadı. Ben artık kocaman bir kadınım. Eskiden olsa yaşlı sınıfına bile girerdim… Artık orta yaş deniyor. Dört gözle bekliyorum, çocuklarım evlensin; torunlarımı seveyim doya doya. Çocuklarımda tatttığım sevgiyi torunlarımda katlayayım. Çocuklarım mı! Onlarda yaşamadı anneanne sevgisi. Bilmediler hiçbir zaman. Annem şimdi ölüm döşeğinde… Elini tutuyorum; başını okşuyorum. Yıllarca kendisinden duymak istediğim ne varsa sevgiye dair, ben onun kulağına söylüyorum. Ve yıllarca duymak için beklediğim kelimeleri kulaklarım duymasa da, gözlerim dudaklarını okuyarak işitiyor. YAVRULARIM! Çok bekledim duymak için ama böyle değil! Dudaklarıyla öpücük atıyor. Çok bekledim bana sarılıp öpmesi için. Ama böyle değil! Elimi tutuyor sıkı sıkı bırakma dercesine… Çok bekledim eline sımsıkı yapışmayı. Ama böyle değil! Zor, çok zor seni orda, öylece yatarken görmek. Beni sevdin mi bilmiyorum, ama ben seni çok sevdim annem. Benimkisi işte böyle bir hikaye!
Aylık arşivler: Haziran 2017
Hiç Zor Değil
Neden hayatı zorlaştırmak? Ne için bu kadar kavga, patırtı? Nedir paylaşılamayan? Ne götürür ki insan bu dünyadan göç ederken? Bu kadar mı zor bir lokma ekmeği bölüşmek? Yüreğinde yer açmak sevgiye? Kollarını açmak sarmalamaya? Neden? Neden bu kadar ego? Neden bu kadar hoşgörüden uzak olmak? Sevgiye duvar örmek? Neden? Bu kadar mı zor insan olduğunu hatırlamak? Bölüşmek bir lokma ekmeği, bir tutam sevgiyi hiç zor değil oysa… Göçüp giderken bu dünyadan ardımızda bırakacağımız bir küçük tebessüm hiç zor değil… İnsan olmak hiç zor değil… 
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.