Sen,
Ne Nazım’ın
Kalbine sığdırdığı
Nüzhet oldun;
Ne Piraye
Ne de Vera…
Sen,
Yerleştin
Koskoca sarayıma,
İzin vermeden
Kimsenin
Girmesine oraya…
Ve
Bir yumru gibi
Öylece
Kaldın orada.

Sen,
Ne Nazım’ın
Kalbine sığdırdığı
Nüzhet oldun;
Ne Piraye
Ne de Vera…
Sen,
Yerleştin
Koskoca sarayıma,
İzin vermeden
Kimsenin
Girmesine oraya…
Ve
Bir yumru gibi
Öylece
Kaldın orada.

Kış güneşi
Aldatır insanï
Bakarken pencereden…
Hissettirmez ayazı;
Bahardan kalma
Gün gibi,
Koşarsın
Güneşin kollarına.
Titretir içini
Yüzüne vuran soğuk.
Anlarsın ki,
Hercainin
Kardeleni kandırdığı
Gibi…
Kış güneşi
Aldatır insani.

İnsanlar tanıdım, ağlayanla ağlayan; insanciklar, ağlayana sırtını dönüp giden… İnsanlar tanıdım “söz gümüşse sūkut altın,” diyen; insancıklar, ağzından döküleni hiç duymayan… Sevginin en comertini vereni de gördüm; sevgiyi sadece kendisine saklayan insancıkları da… Insanlar tanıdım, doğruluktan şaşmayan; insancıklar tanıdım iki büklüm, çeşit çeşit maskeler yüzlerinde! İnsanlar, insanciklar!…
Şarkısı bile vardı. 😉

Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.