Rotamız Belli

Hayat yolculuğuna çıktığımız şu gemide her birimizin seyir defterlerimize düştüğümüz notlar kim bilir nasıl da farklıdır birbirinden…kimi  gün kimimiz durgun sularda sakin yola devam ederken,  birilerimiz gelen dalganın boyuna göre yalpalamış; birilerimiz saklanmış olan buz dağlarına çarpıp artık hayat mücadelesinin sonuna geldiğimizi düşünmüşüzdür. Kimimiz gücümüze göre ayakta kalmayı başarmış; kimimiz yeniden doğrulmuşuzdur. Küllerinden doğanlarımız bile olmuştur.
Tüm bunları yaşarken belki bir el, bir omuz beklemişizdir… Ya da biz elimizi uzatmış; biz bel vermişizdir… Ya da bi başımıza göğüs germişizdir.
Belki dümenin başında biz varız; belki başkaları geçmiştir başına! Öyle ya da böyle; bu gemide hepimizin rotası belli…Ama ulaşırız; ama ulaşamayız! Hayat çok mu adil davranıyor bizlere? Hayır…Önemli olan tam yol ileri derken mücadeledeyi bırakmamak değil midir?images

PİZZA

HAMUR MALZEMESİ

1 Su bardağı (225ml) ılık su

3 bardak kadar (2 parmak eksik) un

1 Paket kuru maya (küçük)

Tuz ve şeker

Ölçüyü kendi tepsinize göre de ayarlayabilirsiniz.

SOS MALZEMESİ

1 iri soğan

2 diş sarmısak

3 yemek kaşığı salça

1 domates rendesi

Kekik

Tuz ve 2 tatlı kaşığı şeker

ÜZERİ İÇİN (Arzuya Göre Değişebilir)

Kıyma

Kırmızı ve yeşil biber

Taze kaşar

Zeytin

Mantar

Sucuk

HAMUR YAPIMI

Ilık suyu orta boy bir kaseye koyun. Maya hariç diğer malzemeleri koyun. Unun üzerine mayayı ilave edin ve hamuru yoğurun. Gerekirse un ilavesi yapabilirsiniz. Yumuşak bir hamur elde edin. Yoğurma işlemi bitince üzerini kapatın ve mayalanmasını bekleyin. Mayalanma işlemi uzun sürmüyor

SOSUN HAZIRLANMASI

Soğanı ve sarmısağı soyun ve doğrayın. Zeytin yağı koyduğunuz sos tenceresinde soğanları ve sarmısağı pembeleşene kadar kavurun. Salçayı ilave edin ve biraz kavurun. Domates rendesini ilave edin. Çok sulu olursa biraz salça ilave edebilirsiniz. Koyu olursa da su ekleyebilirsiniz. Sos biraz kıvamlı olsun. Tuzunu ve şekerini ilave edin. Şekeri damak tadınıza uygun olarak kendiniz ayarlayabilirsiniz ama salça ve domatesin ekşiliğini hissetmeyin. Ben kekiği sosun içine atmıyorum acılık vermesin diye. Hamuru tepsiye döşedikten sonra sosu üzerine yayınca kekiği üzerine gezdiriyorum.

Bütün bu işlemlerden sonra fırın tepsisinin kenarlarını margarinle iyice yağlayın. (Emaye tepsilerde kenarları yağlamazsanız mayalı hamur tepsinin içinde toplanıyor.) Tepsinin dibini zeytinyağı ile bolca yağlayın ama zeytinyağı kenarlara gelmesin.

Eğer hamur çok yumuşak olup elinize yapışırsa biraz un ilavesiyle yoğurabilirsiniz. Masaya un serperek hamuru tepsi ebatlarında açın. Açtığınız hamuru oklavaya alın ve tepsinin ucundan başlayarak hamuru margarinli kenarlara yapıştırarak dikkatlice tepsiye döşeyin. Sonra üzerine sosunu yayın ve kekiği serpin. Eğer mantar, sucuk gibi malzemeler kullanacaksanız bunları sosun üzerine döşeyin ki pişme esnasında yanmasın. Üzerine bol kaşar rendesi yayın. Dilimlenmiş biberleri, kıymayı, arzu ettiğiniz diğer malzemeleri kaşar peynirinin üzerine yayın. (Bunlar benim tercih ettiğim malzemeler) Fırını 200 derecede ısıtın. Tepsiyi sıcak fırına atın ve yaklaşık 20 -25 dakika pişirin. (Pişme süresi fırına göre değişiklik gösterebilir.)

 

 

Günaydın Pozitif Ruhlar

Enerjiye inanır mısınız bilmiyorum! Ben inananlardanım… Ve insanların bizim enerjimiz üzerinde çok büyük rol oynadıklarına da inanırım. Ruhunu sevgiyle besleyen insanın enerjisi negatif olamaz. O’nun öyle güzel bir aktarımı olur ki, ruhunuzun, bedeninizin sevgiyle dolduğunu hissedersiniz. Gözlerinin içi gülüyorsa birinin, bilin ki o kişi samimidir, içtendir ve bütün pozitifliğiyle yaklaşır size. Ve bunu size aktarır.

Negatif enerji yüklü insanlar mı? Sömürgecidir onların ruhu…kemirgendir. Sizde var olan pozitifliği kemirmek için yanınızdadırlar; için için tüketmektir onların tek amaçları…

Tercih sizin; ya pozitif enerjiyle çevreleyeceksiniz kendinizi ya da sömürülmeye izin vereceksiniz…

Ben ne mi yapacağım?! Gün aydı…dışarısı kasvetlimi kasvetli. Ama günümü ziyan etmeye değer mi? Tabii ki hayır. Her gün, her dakika, her saniye çok kıymetli. Bütün güzel enerjilerimle güne başlayacağım… Gününüz aydın olsun.

Arap Saçı

Ne zordur bazen anlamak insanları;ne kadar karmaşıklardır bazen… Çöz çözebilirsen; çık işin içinden çıkabilirsen… Sanki arap saçına dönmüş bir ip yumağı gibi!.. Uğraş dur… Bilmem ki niye zorlaştırırlar şu kısacık hayatı?.. Herkes birbirini sevmek zorunda değil elbet ama az biraz hoşgörü, biraz saygı… Çok mu zor?.. Hiç değil bana göre. Bırakın kim ne istiyorsa; nasıl istiyorsa öyle yaşasın… Çemberi daraltmayın, sık boğaz etmeyin… Kimse kimsenin hayatına müdahele etme hakkına sahip değil. Seviyorsanız gösterin; yok sizin için sıradan biriyse etrafınızdaki kişi saygı duyun ve bunu da belli edin. İnanın bir şey kaybetmezsiniz! Sadece hayatı daha kolay yaşanır kılarsınız… Öncelikle kendiniz; sonra da etrafındakiler için.

Neyse Ne

Kafa kıyak yine
Takılmışım bilmem neye
Durmaz durduğu gibi şişede
Vır vır söylensem de
Benim derdim kendimle
Kimse alınmasın üstüne
Benim, benle
Sağım solum sobe
Kafa kıyak dedik işte
Biraz ağlar
Biraz güler geçeriz be
Biraz gam, keder
Biraz neşe üstüne
Kıyak dedik yaa işte
Savruluruz şarkıların peşinde
Birincisi benim
İkincisi benim
Üçüncüsü, dördüncüsü
Bütün şarkılar benim bu gece
Kusura bakmasın kimse
Hüzün de benim
Aşk da benim bu gece
Hazır kafa kıyak
Kahkahalar da bol kepçe
Salla sallayabildiğin kadar
Palavra olsa kaç yazar
Palavra palavra palavra
O ne der, bu ne der
Kim ne derse der be
Ha; Allah kerim sabaha
Kalmaz nasılsa yarına
Hatırlamam bile
Kalır hepsi saklı dün gecede…

Adı Çok mu Önemli?

Aşk; tek heceli en coşkulu kelime… Bulutların üzerinde gezdiren; olmadı birden yere çakılıp nerden geldiğini şaşırtan; kimine göre sadece karşı cinse duyulan; kimine göre var olan; kimine göre sadece adından ibaret bir duygu karmaşası… Var mı, yok mu?! Aşk mı, sevgi mi?! Adı her neyse ne… Kalbimin bir köşesinde yer buluyorsa; yerleşiyorsa hiç çıkmamacasına ben ona aşk derim… Ben ona sevgi derim… Acısı dokunur yüreğime; sel olur gözlerimden boşalır… Ya sevinci; yürek var ya! O da orda yerini hazırlar… Öyle bir atar ki yürek, sanırsın yerinden çıkacak… Bastırırsın elinle dindirmek için hızını… Bırak atsın küt küt! Boşuna mı bu hız!!! Belli ki mutlu… Kesme hızını! Mutluluk bu, kolay mı bulmak her daim! Hep bir bahane buluruz yürek darlığına da, mutluluğa hele biraz dur şurda, bekle bakalım azıcık der; geçit vermeyiz. Oysa ötelesek ya diğerini; ona bekle desek, şu kısacık hayat daha bir güzel, daha bir yaşanır olmaz mı?! Olur elbet, olur ama ben bugün göz yaşlarıma izin vereceğim… Aksınlar doya doya! Aksınlar da hafifletsinler yüreğimi bugün! Belki birkaç gün! Biraz izin… Ben bugün aşkımı uğurladım! Canımın yarısına güle güle dedim… Ama iki güne biliyorum yine gülerek konuşacağım onunla telefonda… Çok özleyeceğim; yazmıyor diye yine kızacağım, söyleneceğim… Olsun, hepsi sesini duyana kadar…
Güle güle annem; güle güle ilk göz ağrım… Ben seni çok seviyorum.

Çok Sevdiğim Ördeklerim 1

Yaklaşık 20 küsur senelik bir örnek. O kadar çok yaptım ki, örnek biraz yıprandı. Resmi büyütürseniz yıpranmış kısımları tamamlamak zor olmayacaktır. İplerin DMC markadır. Numaralar birebir bulunmaktadır. Orjinal numaraları dikkate alın. Ben elimdeki ipleri değerlendirmek için benzer renkleri yanına kolaylık olsun diye yazmıştım. İnce delikli etamin üzerine çarpı işi olarak çalışabilirsiniz. İp iki kat olarak kullanılmıştır. Yalnız alt kısımda yer alan yatay işaretler tek olarak çalışılacak. 0895 numarayı fransız düğümü yapacaksınız… Verev geçen kontürleri yarım çarpı çalışacaksınız. Kontür çalışmasını siyah renkle tamamlayacaksınız. Ben çok keyif aldım yaparken… Umarım siz de keyifle yaparsınız…

 

Ayrılık

Ah ayrılık!
Ardından kavuşmak olmasa,
Hiç çekilir olmazsın.
Ama değil mi ki,
Kavuşmaksa sonun,
Sen bile,
Başka bir güzelsin.
Hatta ve hatta,
Mutluluk bile olur adın.
Ah ayrılık!
Ağladım da ne oldu,
Geçmedi mi günüm!
Geçti…
Önceleri ağır aksak,
Hasret yüklü,
Sonrası…
Mutluluk işte adı,
Doladın mı
Boynuna kollarını,
Ne hasret kalır,
Ne gözyaşı…

Düşümdesin

Bir düş gördüm bu gece
Yanımda yarim
Dilinde türküler
Beni sevdiğini söyler
Der;
Çok özledim
Hasretin içimde kor
Dayanmak çok zor
Unutmamış;
Bilir çok severim
Gesi bağlarını mırıldanır
Usuldan kulağıma
Gerçek mi;
Yoksa ruya mı
Elimde yazma
Savrulurken rüzgarda
Gelse otursa yanıma
Dese;
Düş değil gördüğün
Tutsa elimi
Bir daha bırakmasa.

Yoksun

Deniz kıyısında bir kız
Seyre dalmış ufku dalgın mı dalgın
Ne insanın içini ısıtan güneş
Ne suda oynaşan güneşin ışıkları
Değil hiç birinin farkında dalgın mı dalgın
Ne martıların çığlıkları
Ne suya dalıp çıkan karabataklar
Değil hiçbirinin farkında dalgın mı dalgın
Ne boğaz turu yapan teknelerden yükselen coşku
Ne denizde salınan balıkçı tekneleri
Değil hiç birinin farkında dalgın mı dalgın
Ne az ötede parkta oynayan çocuk sesleri
Ne yoldan geçen arabaların susmayan kornaları
Değil hiç birinin farkında dalgın mı dalgın
Ne ben buradayım diyen kız kulesi
Ne boğazın incisi
Değil hiç birinin farkında dalgın mı dalgın
Sanırsın denizin mavisiydi onu içine alan
Oysa bir çift mavi gözdü ruhunu saran