Türkçemize hep haksızlık yapıldığını düşünmüşümdür! Neden mi? Yok efendim kelime hazinemiz çok fakirmiş; bir İngilizce, Almanca çok daha fazla kelime hazinesine sahipmiş falan filan. Bunları söyleyenler kelimelerin aktif, pasif olma karakterlerini değerlendiyorlar mı? Yabancı dillerde bir kelime ile kaç ayrı ifade kullanılabiliyor, değerlendiriyorlar mi? Biz değil miyiz, “Türkçe için lastik gibi nereye çeksen gidiyor,” diyen! O zaman Türkçemize haksızlık etmiş olmuyor muyuz? Alın size ‘ÇAY’… bir yandan akar, bir yandan nerdeyse 5 vakit vazgeçemediğimiz; kiminin şekerli, kiminin şekersiz içtiği tavşan kanı içeceğimiz olur. Alın size ‘EL’… 5 parmak mı, yabancı mı? Nereye koyarsak ona göre değişir anlamı. Sahi, ”KOY’, deyince, küçük körfez olur; ya da tavşan çayı koyuver olur! “Vay, koçum benim,” deriz övgüyle birine; KOÇ olduğu için mi? Tabii ki hayır! Ama, övgü sözcüğü olarak yerleşmiş bir kere dilimize. Kızdık mı birine, öküzü yapıştırıveririz! ‘ÖKÜZ’…zavallı hayvan, en çok okkanın altına gidenlerden biri ÖKÜZ! Senin payına düşen buymuş! Yapacak birşey yok ÖKÜZCÜM.
Daha çok örnek var. Ama, gördüğünüz gibi dilimiz hiç de fukara değil. Evir çevir kullan. Lütfen haksızlık edilmesin Türkçemize.










Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.