Kategori arşivi: GÜNLÜK YAZILARIM

Severim Güzeli, Güzel Olanı…

Kendisini bilen insanı severim, saygı duyarım! Kendisi olan insanı yine severim! İnsanın açık sözlü olanını severim; derken dangur dungur, densiz olanını değil elbette! Dolu dolu gülebilen insanı çok mu çok severim! “Kim ne düşünür, ne der,” kaygısı olmadan gülebileni; gülen insan mutlu insandır! Başkalarının hayatlarını merak etmeyen insanları… severim! Korkmayın o insanlardan! Açık aramazlar, ortaya dökmezler! Kusurlarıyla severim insanlari; kusursuz insan mı var? Kadın, erkek fark etmez; dedim ya insanı severim. Sevdim mi tam severim…

Özür Dilerim

Özür dilerim ruhum sana ettiğim eziyetler; seni gereksiz sebeplerle yorduğum için! Özür dilerim seni savunmasız bırakıp; hoyratca ezmelerine izin verdigim için! Özur dilerim seni engin denizlerde, bir şişenin içine hapsettiğim; seyrederken gökyüzünü uzanmış çimenlerin üzerinde özgür bırakmadığım için! Özür dilerim ruhum seni olanca gücümle büyütüp, salıncaklardan kopardığım için! Ne dersin, cok mu geç kaldım artık seni salıvermek için?

Saklı Kentin Işıkları

Saklı kentler gibidir yürekler… herkes birşeyler sığdırır o narin sırça köşklerin içine! Uzandikca zamanın gerisine yolculuk, ya bir tebessüm gelir konar dudakların kenarına; ya kenetlenir dudaklar mühür vurmuşçasına. Bir damla parçası belki çöreklenip kalmıştır kıyıda köşede. Bir esinti, bırakırıverir belki bir şarkıyı kulaklara; belki de getiriverir bir kokuyu buram buram hasretlik kokan. Kimbilir neler neler… Saklı kentler gibidir yürekler!.. dalıp gider uzaklara bazen gözler; belki bir zaman gelir çıkırıverir gün yüzüne saklı kentin ışıkları!

İnsanlar İnsancıklar

İnsanlar tanıdım, ağlayanla ağlayan; insanciklar, ağlayana sırtını dönüp giden… İnsanlar tanıdım “söz gümüşse sūkut altın,” diyen; insancıklar, ağzından döküleni hiç duymayan… Sevginin en comertini vereni de gördüm; sevgiyi sadece kendisine saklayan insancıkları da… Insanlar tanıdım, doğruluktan şaşmayan; insancıklar tanıdım iki büklüm, çeşit çeşit maskeler yüzlerinde! İnsanlar, insanciklar!…
Şarkısı bile vardı. 😉

Sevmeyi Sevdim

Ben sevmeyi sevdim insanda, kedide, köpekte, çiçekte… verdiğim sevgi okyanus oldu kimi zaman; kimi zaman sel sularına karışıp kaybolup gitti. Kimi zaman beni benden öte yaptı; kimi zaman kim olduğumu unutturdu! Ben hep yüreğimle hareket ettim adı sevgi olunca; mantığım benden bir adım önde gitse bile. Cahildim, üzüldüğüm zamanlarım oldu! Piştim, Üzülmemeyi öğrendim! Herkes “şahsına münhasır” dedim. Ektiğini biçmenin doğru olmadığını gördüm. “Kalanlara can” dedim. Kediler,çiçek, böcekler aman alınmasın üstüne. Sözüm size değil. Aldığını vermekte üstünüze yok cömertlikte; sözüm meclisten dışarı. Ya insanoğlu! Benim için anlamak çok zor olsa da; adı sevgi olunca varsın mantığım arkamdan yürümeye devam etsin!

Hayat

Varsın hayat savursun arada. Fırtınalar katsın önüne; kökünden kopardığı ağaçlar gibi vursun yerden yere. Nasılsa hızını kesecek; yavaş yavaş sakinleşecek. Sonrası, süt liman ortalık. Kalkarsın ayağa; şöyle bir bakarsın sağa sola… nerden başlasam diye düşünür, tutarsın bir ucundan sükunetin! Arkası çorap söküğü gibi geliverir. Şafak sökerken her gün biraz daha tazelenirsin yenilenen gün gibi. Bakmışsın yeniden ayaklarının üzerinde, takılmaya hazırsın bitmeyen umutların peşine. Kim yememiş ki hayatın sillesini! Hayat bu, arada bir sever; arada bir döver! İstersen sürüklenir kaybolursun fırtınalarda; istersen şafak sökerken yeniden başlar, yürürsün yeni umutlara. Hayat bu…

Cam Kırıkları

Cam kırıklarının üzerinde yürüdüm bugün çıplak ayak! Belki inanmayacaksınız ama ne bir kesik, ne bir damla kan… kumsalda yürür gibi; yemyeşil çimenlerin içinde, üzerine düşmüş çiğ tanelerinin serinliğini hisseder gibi… cam kırıklarının üzerinde yürüdüm bugün! Saatlerce…yürüdükçe uzayan yollar misali. Anlamadım bile zamanın nasıl geçtiğini! Hiç acımadı canım, hiç! Alnımda biriken ter damlaları güneşin kavurucu sıcağından. Acıdan değil. Çok sıcak! Alevler fışkırıyor bedenimden; sıcak kavuruyor! Ama ayaklarım bana mısın demiyor… memnun onlar halinden. Bir çift ayak… kan yok; acı yok! Neden olsun ki! Cam kırıkları ok gibi saplanmış beynime, yüreğime…çırpınır dururlar acıyla zavallılar. Savrulurlar oraya buraya kulağıma fısıldanan kelimelerle! Ayaklarım acımıyor…ama canım çok acıyor.

Ayrı Yerlerde

Bilinmezliklerde kaybolmak!..düşüncesi bile kötü değil mi? Oysa kimse kaybolmak istemez; kimse “ben nerdeyim” diye sormak istemez! Kimse kalmak istemez arafta. Bedeninin olduğu yerde bulmak ister düşüncelerini; bedeniyle birlikte…bedeni bir yerde, ruhu bir yerde! Birbirinden çok uzakta…kimse istemez ayrı düşsünler. Sanırsınız ki sadece sevdalar ayrı düşer. Hayır, insan kendisinden de ayrı düşer. İstese de istemese de… elinde olmaz ki bazen. Rüzgâr savurur parça parça oraya buraya. Sonrasında toplamak o parçaları, bir araya getirmek yap boz gibi; birleştirmeye çalışmak. Kimi zaman çok kolay, kimi zaman çok zor! Bir araya gelselerde tutunmak bile zor olur bazen. Yine parçalanırlar, yine dökülürler kurumuş yaprak gibi. Kimse kalmak istemez arafta, kimse!..

Minik Güvercinim

İnsanın sırtındaki en büyük yüktür nedenler, niçinler! Cevabı olmayan sorular; o sorulara cevap verecek birinin olmayışı! Kemirir durur içten içe insanı… oysa bir cevap! Çok birşey değil, sadece tek bir cevap! Ne değişecek o cevabı bulunca sanki? Değil işte öyle! Tonlarca yükten kurtulmaktır; rahatlamanın dayanılmaz hafiflidir; iç huzuru bulmak ve en önemlisi kendisiyle barışmasıdır insanın. Neşeli şarkılara geçiştir. Koca bir gülümsenin yerleşmesidir yüze. Düşünsenize, yıllarca evirip çevirdiğiniz; üzerine bin bir senaryo yazdığınız cevabın aslında tek bir cümlede saklı olduğunu  öğrenmek ve o cümle ile prangalardan, esaretten kurtulmak; özgürlüğe kanat çırpmak…bir anda bitirivermek herşey! “Bu muymuş; bu kadar mı yani?” dedirtmek insana. Ve bu hazla salıvermek yıllarca kafeste tuttuğu minik güvercinini özgürlüğüne…
Güle güle minik güvercinim… benden selam söyle gittiğin yerlere. Bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını da!

 

screenshot_20181104-025234_google8115810512170543484.jpg

 

 

Neydi

“Sevgi neydi”… meşhur filmin meşhur repliği…

Sevgi mi aşk mı?

Aşk… Duyguların en yücesi, en güzeli, en büyüğü…enlerin toplamı! Aşk acıdan, hayal kırıklığından başka hiçbirşey değil oysa! Enlerin toplamı… en büyük acıların, en büyük hayal kırıklıklarının, en büyük umutsuzlukların adı “Aşk!”

Sevgi neydi sahi?

Sevgi emekti; sevgi sıcaklıktı; güvendi; korkusuzca sırtını dayayacağını bilmekti; yanındayım demekti iyi günde kötü günde; sığınacak limandı…

Aşk mı? Aşk, bitmeyen şarkının adıydı…

Sevgi mi, aşk mı?

 

20181101_2244012695744806091064417.jpg